29 Ekim 2010 Cuma

bahçenin fethi



başımızın üstünden uçan

ve serseri bir bulutun karışık düşüncelerine dalan

ve sesi kısa bir mızrak gibi ufkun genişliğini aşıp giden

o karga


kente götürecek haberlerimizi


herkes biliyor

herkes biliyor

Sen ve ben o abus asık çehreli pencereden

bahçeyi gördük

ve elin ulaşamyacağı o oyunbaz daldan

kopardık elmayı



herkes korkuyor

herkes korkuyor ama sen ve ben

ulaştık ışığa, suya ve aynaya

ve korkmadık


ne pamuk ipliğiyle birleşmesi iki adın, söylemek istedigim

ne de bir buluşma yıpranmış bir defterin sayfalarında


benim bahtiyar saçlarımdır söz konusu olan

senin yanık kırmızı şakayık öpüşlerini taşıyan saçlarım

ve içtenliği tenimizin

çıplaklığımızın parıltısı

balık pulları gibi

tan ağarırken kaynaktan fışkıran


gümüş renkli  türküsüdür yaşamın



Biz ve  o yemyeşil akan ormanda

bir gece yaban tavşanlarından sorduk

ve kaygılı, soğukkanlı denizde

incilerle dolu istiridyelerden

ve o yapayalnız muzaffer dağda

genç kartallardan sorduk

ne yapmalıyız?


herkes biliyor

herkes biliyor

sessiz ve soğuk uykusuna ulaştık biz simurgların

gerçeği bahçede

adsız  bir çiçeğin utangaç bakışında

sınırsız bir anda bulduk

ve ölümsüzlüğü

iki güneşin birbirine bakıp daldığı anda


söylemek istediğim korkak fısıltılar değil karanlıkta

gündüzdür söz konusu olan ve ardına kadar açık pencereler

ve tertemiz hava

ve tüm yararsız şeylerin yanıp gittiği bir ocak

ve hertürlü ekinden daha verimli toprak

ve doğum, olgunluk ve gururdur.

kokunun, ışığın ve meltemin esintisiyle

bir köprü kuran

sevdalı ellerimizdir.


gecenin üstünde

 
kırlara gel

uçsuz bucaksız kırlara

ve fesleğenlerin nefesleri ardından çağır beni

eşini çağıran ceylan gibi

 
perdeler gizli hıçkırıklarla dolu

ve masum güvercinler

beyaz burçların yücelerinden
aşağı bakmaktalar.

f.f





(tıklayın & dinleyin)

4 yorum:

deeptone dedi ki...

şiiri bilmiyordum.iyi geldi. balad, pianist filminde mi vardı. anımsayamadım. huppert mi brody mi.

y. dedi ki...

frederic chopin ballade no. 1 in g minor, op. 23 ve evet, piyanist filminde. f.f, herşiiri çok da bilinen bir şair değil, yaşadığı coğrafya gibi şiirleri de saklı.

deeptone dedi ki...

şairi de bilmiyordum. üff zaten, hepsini bilmek mümkün değil.

piyanist anladım. ama iki piyanist filmi var.

haneke ve polanski.
ikisi de güzeldi.
ama ben haneke'ninkini yeğliyorum.
kişisel öyküleri yeğlediğim için.
hangisindeydi, anımsamadım.
bu detaylar, çok önemli benim için, haliyle :)

y. dedi ki...

o zaman bu müzik polanski'nin piyanistinde. hem heneke'nin olan bize "la pianiste" olarak değilde "the piano teacher" olarak geldiğinden bir an duraksadım.