1 Kasım 2010 Pazartesi

güne not



perdelerin arasında dans eden güneşin elinden tutuyoruz, oysa bu sıcaklık bizden başkası değil, havaya karışan deniz kokusunun arasından kahve sızıyor kanımıza. güneşin gülümseyen yüzü kaplıyor boğazı, vebalı bir kent burası, insan yağmur yağarken de güneş açarken de ayrı ayrı tutuluyor "taking my life in my hands"diyor radyo da çalan şarkı, ben uzanıp tutuyorum elini.

sevgili, bugün güneşe gidelim mi....


(tıklayın & dinleyin)

ultra -zone ikizimsin sen benim
küçük bahar çiçeklerinden örülü
yüzünle bana yaklaş
elimden tut
ve beni yosunların
sarmaşıkların yüzdüğü
salela nehrine götür
orada hiçbirşey olmayacak
şimdi bulunmuş ruhlarımızdan başka
bir de ultraviyole bir varlık, ultra-zone
bir ışıkta...

l.m

11 yorum:

DOREMİ dedi ki...

yazınız ve müzik seçiminiz çok hoş ikili olmuş yine..:))

Evren dedi ki...

siz durun durduğunuz yerde güneş size gelir çünkü...

mesed hanım. dedi ki...

Şimdi akşam.
Bir güneş vakti istiyorum.
Yarını bekleyeceğim.

"Bana gelince ben..."

deeptone dedi ki...

akşam dinleyebildim.
:)

müldür. kendi başına bir zirve.
anlaşılması en zor insanlardan.
hissedilmesi gerekli.
:)

deep sound, ben de senin izini sürüyorum bu blogda. :)

bir yandan, müzik-şiirler, yazılar. vb.

blogu tutan nasıl biri.
:))
özel, özgün olduğu kesin zaten de.
:)))

içedönük, atak mı.
yuvarlanan taşlar, fırtına mı.
vb.
:)))

bu şiirler ve müziklerle kendini dizginleyebiliyorsun. kutlarım.
:))))

şaka bunlar ona göre. :)))

gunes dedi ki...

:)

y. dedi ki...

.crazywomenrosemary, teşekkür ederim, beğendiyseniz ne mutlu.

.evrencim, gidiyoruz, geliyoruz, güneşe, aya, yıldızlara..

.la luna bir yer, ne diyordu bir şarkıda, "ama güneş hergece tepemde doğuyor" yine gece sabaha gitmeden olmaz .))

.deepblueeagle, dizginlemek, o neydi?


.güneş, sen güneş olunca gülümsersin tabi :))

deeptone dedi ki...

dizginlemek. karışık bir durum.
blogdaki şiirler, müzikler, senin haliyle ya çok duygusal, veya duyarlı olduğunu gösteriyor. belki bu şiir ve müzikler topraklayıp sakinleştiriyordur, demek istedim. sonuçta, duyguların taştığının göstergesi değil midir. örneğin, bol ağlayabildiğini, veya burnunun sızladığını, gözlerinin ıslandığını da düşündüm. benzeri şeyler.

y. dedi ki...

evet, duygularım taşıyor, burnumda sızlıyor, ağlıyorum da, sevinçten zıplıyorum da... çok insan var çok içeride, çocukluğumda hortluyor zaman zaman, yaşlılığımda, doğru düşünmüşsün.

deeptone dedi ki...

blogda hakkında veri olmasa da, tanımaya çabalıyorum seni. şiir ve müzik tabii ama arkasında biri var. sanal olsa da insani.

hepimizin içinde çok insan, kaos, çelişki var, çocukluk, olgunluk.
normal bunlar.

ama duyguların güçlü olmalı diye düşünmüştüm. iyi ki bu şiirler, müzikler var. :)

ne bileyim işte.
:)
bir insan sevdiği müzikler, şiirlerle tanınabilir mi?

tanınır bence.
:)

y. dedi ki...

aslında bu blogu tanımlamam gerekse,nefes alan derdim. ben böyle nefes alanlardanım çünkü ve elbet duygu, duyguların getirdiği çağrışımlar yaşadıklarımız, insanlarımız, en yakınlarımız, en uzaklarımız, kızgınlıklarımız, hüzün ve sevinçlerimiz hani ne varsa bende, burasıda bunun bir kısmı işte.

bence de iyi ki hayat ve bunun getirdikleri var.

deeptone dedi ki...

müzik ve şiir olmadan da kendini "genel" olsa da ifade edebiliyorsun :)))