24 Aralık 2010 Cuma

"çocukluğun kendini saf bir biçimde akışa bırakması ne güzeldi. yiten bu işte."



(tıklayın & dinleyin)

"eve gitmek, saklanmak,bir daha hiçkimsenin yüzüne bakmak istemiyordum. hiç kimsenin... cem de iyice hastalanmıştı! babam ikimize de alıp arabaya bindirirken, selen arabanın arkasından dolaşıp beni yalnız yakaladı. elini yanağıma dokundurdu, kısacık.eli sıcacıktı. " sevmek, dokunmaktır bazen nilsu" dedi sevgiyle. hiç konuşmadım, başım yere eğik, suçüstü yakalanmış, kımıldayamıyordum.

"insan çok sevdiğine dokunmak ister. dokunmak, sevgiyle yapılınca çok güzeldir!"

babam korna çalıp beni arabaya çağırınca, bütün cesaretimi toplayıp selene döndüm, " bunları açıklamanıza hiç gerek yok, hepimiz yetişkin insanlarız " dedim. sesimde bir kafa tutma, küstahlık, ama alttan akan bir çaresizlik ve ağlama isteği vardı. üstelik söylediklerimin tam olarak ne anlama geldiğini de bilmiyordum.annemle babam tartışmaları sırasında, annem sık sık babama böyle söylerdi. selen gülümsedi.

"ben pek yetişkin sayılmam " nilsu. belki de yetişkin olmayı  hiçbir zaman öğrenemeyeceğim..."

bana sarılmak ister gibi yaklaştı, ama tepkimden çekiniyordu.

"dokunmak çirkin değildir, ancak sevdiğine dokunabilir insan..."

çok duygulanmıştı. karanlık sonbahar gecesinde, aramızda yalnızca ikimizin görebildiği incecik bir duygu seli olmuştu. sanrırım bende duygulanmıştım. ona sarılmak istediğimi sanıyorum. ama bunun yerine en sert sesimle; "bu görüşünüze katılmıyorum, dokunmadan da sevmek olasıdır" dediğimi duyarak irkildim. halbuki bunu demek istemiyordum! söylediklerimiz, düşündüklerimizin zıttı olduğunda, konuşan yüreğimiz değil midir? oysa selen, daha ilk karşılaşmamızda yüreğimi görmüştü. ürkekçe elini uzattı.

" iyi geceler nilsu" dedi..."

kitabın kapağına tarih düşmüşüm, y. 7.10.94 / cuma, ankara / dost kitapevi...
kitabın ilk açtığım sayfası 236... ilk altını çizdiğim satırları hep mor bir kalemle çizerim ben, sonrası bambaşka bir hikayedir... o ilk gördüğüm cümle, kitapla ilişkimi belirler hep ve belki de hayatla...
" pek az kadınla - erkek birbirlerinin ruhlarını, bedenlerinden önce çırılçıplak görebilir. pek çoğu da, ruh kısmını çıplak olarak göremez; hiçbir zaman...

10 yorum:

Dalgaları Aşmak dedi ki...

Şairin dediği gibi,

"açılın açılın
çocuk dizimdeki yaralar"

Yine güzel bir müzik güzel bir alıntı...

y. dedi ki...

sevgili dalgaları aşmak, der ki kitabın başka bir çizili köşesinde,
" küçük çocuklar, annelerinin öptüğü yaraların iyileşeceğine nasıl inanırlarsa, birbirine aşık insanlar da, küçük bir öpücüğün bulutları yok etme gücüne inanırlar. ve herşey inanmakla başlar"

sevgiyle kalın.

Yazgüneşi dedi ki...

"ruhu çıplak, marjinal bir kadın"
şeklinde tanımladı bu çok yakınlarda bir adam beni...
o kadar açık mı ruhum
yoksa o mu görmek istedi
bilemedim...

ve

Şimdi kocaman denizlerde, kocaman gemilerde
Neden yok küçüklüğümüzdeki büyüklüğümüz;
Çocukluğumuzun bahçelerinde, o evlerde
Kağıttan gemilerimizi yüzdürdüğümüz.
Bir şeyler mi kalmış çocukluğumuzda,
Çocukluğumuzla çözdüğümüz...

Özdemir ASAF

nil dedi ki...

sen bahsetmiştin ya bir yorumda bu kitaptan, ben de okuyacağım hemen demiştim. internetten kitaplar sipariş ettim ve pazartesi ulaştı elime, ilk bu kitaptan başladım ve daha dün senden bahettim bir arkadaşıma kitaba dair konuşurken... şimdi bu postu görünce yine gülümsedim.

şu an, "peki baban hangisi nilsu" bölümündeyim ;) altını çize çize ilerliyorum ben de, bu alıntıları da atlamadım dersem inanırsın değil mi, sevgiyle kal daima :)

mesed hanım. dedi ki...

"Ey, iki adımlık yerküre senin bütün arka bahçelerini gördüm ben."

nasıl cesaret veriyor değil mi...

İki Yeşil Su Samuru' nu ikinci kez okumayı defalarca düşünmüştüm bir de :)

sevgimle...

y. dedi ki...

sevgili yazgüneşi, belki de kimsenin göremediği birşeyler görüyordur o adam, hani herkesin göremediği ama bazılarının ben bilgisine vakıf olduğunu düşünürsek, sevgiyle...

canım nil,bakalım 17 yaşında bir kızken aldığım keyfi alacak mısın, o zaman pek çok şeyin keşfindeyken içimiz, şimdi yetişkin kadınlarız.
eğer o bölümdeysen birkaç sayfa sonra hayatımda daha sonraları köşebaşlarında duran şarkılardan birine rastlayacaksın demektir, where do you go to my lovely
when you are alone in your bed...

peter s., hepimiz için söylesin...
http://fizy.com/#s/1lw8fh

kucaklarım.

y. dedi ki...

la luna, ben bütün kitapları beş yılda bir tekrar okumaya çalışıyorum. en azından demirbaşlarımı, büyüdükçe genişleyen ve daralan açılarımızla, enteresan hissiyatlar ve kesişmeler çıkabiliyor ortaya..

sevgiyle kal...

ali zafer sapci dedi ki...

Çok beğendim, dostlukla.

Elif Gizem dedi ki...

O son cümleye bayıldım. bu kitabı mutlaka okuyacağım. Teşekkürler paylaşım için...

y. dedi ki...

.ali bey, bizden de sevgiler...

.elif'cim, okuyunca bilmeyi çok isterim, ne hissettiğini, öperim.