fade into you
(tıklayınca açılır youtube'nin kapısı)
''hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki dostluğumuzu ya da kardeşliğimizi hiçbir şey engellemiyormuş gibi görünür; bizi ayıran küçücük bir köprü vardır, hepsi o kadar. ama tam sen bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam: "bu köprüyü geçip bana gelir misin?"işte o anda artık istemeyiverirsin; sorumu tekrarlasam, öylece suskun kalırsın. o andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer; bizi ayıran ve birbirimize yabancılaştıran duvarlar bitiverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız. ama o küçücük köprüyü düşündüğünde, sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın''
i.y.
"bak, dinle beni, sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim...ve hiç bir zaman huzur ya da mutluluk vadetmedim. sana ancak bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. sana sunduğum tek gerçeklik savaşım. ve sağlıklı olmak, gücünün yettiği kadarıyla, bu savaşımı kabul edip etmemekte özgür olmak demektir. ben yalan şeyler vadetmem hiç. kusursuz, güllük gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır... üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur!"
j.g
"dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!... niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatıyla öteye geçiveriyoruz?"
s.a
j.g
"dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!... niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatıyla öteye geçiveriyoruz?"
s.a
5 yorum:
ben sezgilerime güveniyorum.
ve şanslıyım ki bugüne kadar çok yanılmadım.
ama hiç değil elbette....
onlar da benim yaşam tecrübem oldu :)
canım. y....
Yalom'un her kitabı hem kolay okunurluluğu hem de satir aralarindan çekip alabileceğin teorik bilgileri, çok eski yıllardan beri benim zevkle okuduğum kitaplar olmuştur.
Sana gül bahçesi vadetmedim; kahramanının yerinde olmak istemeyeceğin bir kitap. 16 yaşında genç bir kızın Deborah'ın bunalımlı hayatını anlattığı için kitap kesinlikle okuyucuyu zaman zaman yoran ve bunalıma sürükleyen bir kitap. Bu kitabı okuyanlar arasında intihar olayları yaşandığını okumuştum bir zamanlar.
Kürk mantolu madonna en beğendiğim biraz melankolik, biraz türk filmi havasında bir aşkı anlatıyor. Ama yine de duygularımıza dokunuyor diye düşünüyorum. teşekkürler güzel paylaşım için.
Eskiden bir köyde eşini daha çocuğu doğmadan kaybetmiş hamile bir kadın yaşarmış..Yalnızlıktan bunalan kadın bir gün köyün yolunda yaralı bir gelincik bulur..Gelinciği evine götüren kadın, ona öylesine iyi bakar ki, kısa süre sonra hayvan sağlığına kavuşur..Gelincik her ne kadar yabani bir hayvan olsa da kadına da, yaşadığı eve de alışıp evcil bir hayvana dönüşür, derken kadının çocuğu doğar, kadın bir yandan çocuğuna, bir yandan da gelinciğe bakar..Günlerden bir gün çeşmeden su doldurmak için bir kaç dakikalığına evinden ayrılır..Gelincikle, yeni doğmuş çocuğunu başbaşa bırakan kadın, telaşla kovalarını doldurup geri döner !..Kapıyı açar açmaz gelinciği kapıya yakın, hafif kabarmış bir halde ve her tarafı kan içinde bulur..! Belli ki gelincik vahşice bir şeyler parçalamıştır !..Çocuğunu odada göremeyen kadın eline geçirdiği sopayla defalarca gelinciğin kafasına ve vücuduna vurarak onu öldürür..! Tam o sırada arka odada ağlayan çocuğunun sesini duyan anne, çoçuğun odasına koşar !..Gördüğü manzara karşısında çok şaşırmıştır ; Çocuk beşikte sapasağlam yatmaktadır, fakat hemen yanında dev gibi bir yılan parçalanmış olarak durmaktadır..! Çocuğu zehirlemeye gelmiş olan yılan, bu amacına ulaşamadan ; Gelinciğin hışmına uğramıştır...!
"Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan zordur…” (Albert Einstein)
sevgim ve öpücüklerimle
canım y.....
o köprünün ortasındayım ya ben şu anda. ne başında ne sonunda tam ortasında...
AH ! o köprüler...öncesi ve sonrası
için düşüncelerimiz,yargılarımız..
insan olmak zor be Y cim..ince düşünmek tam da böyle bir şey..:))
Yorum Gönder