sana "beni merak etme, lütfen etme, lütfen üzülme, lütfen" diye yazdım, yüzünün nasıl düştüğünü bildiğim cevabın gecikmedi telefonuma, "nasıl merak etmem sen böyleyken" herkesin birbirini acıdan korumaya çalıştığı sahneler birbirini takip ediyor, yine de acıdan kaçılmıyordu...
o. a'nın yazdıklarını düşündüm, bu adam her durumun içinde bulunmuş, yaşamış, görmüş müydü, yoksa hayatlarımız bir tekrarlar toplamı mıydı? ne diyordu tam da içinde bulunduğum ve yüzümü buruşturup beni merak etme dediğim yerde;
''lütfen merak etme -- lütfen, lütfen, lütfen'' demişsin--
kişinin elinde değildir ki merak etmemek, seviyorsa--
senin o 'lütfen'i üç kez yinelemen de bunun --bunu bildiğinin-- göstergesi:-
sevgi, çünkü, kişinin bütün yönelimlerini tek bir yere çevirir;
bütün etkinliklerine tek bir yön verir:sevdiğine--
...sevdiği de , bunu bilir "
o.a
* godard,çile.
2 yorum:
Şaman mı bu Aruoba,diye düşünmeden edemiyorum bazen
bir de Birhan Keskin'in şama olduğu hissine kapılıyorum sık sık :)
öperim güzel yüreğinin kuytu köşesini sevgiyle
merak ediyorum hem de nasıl...merak ediyorum etme hakkım yokken belki de. merak ediyorum edilmediğimi bile bile. merak ettiğim halde sırf bu yüzden hiçbir şey yapmıyor, yapamıyorum işte...
Yorum Gönder