1 Mayıs 2011 Pazar

insan yaşadığı yere benzer



"...

her yere yetişilir

hiç bir şeye geç kalınmaz

çocuğum beni bağışla

ahmet abi sen de bagışla...


boynu bükük duruyorsam eğer

içimden böyle geldiği için değil

ama hiç değil

ah güzel ahmet abim benim

insan yaşadığı yere benzer

o yerin suyuna, o yerin toprağına benzer

suyunda yüzen balığa

topragını iten çiceğe

dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine

konya'nın beyaz

antebin kırmızı düzlüğüne benzer

göğüne benzer ki gözyaşları mavidir

denizine benzer ki dalgalıdır bakışları

evlerine, sokaklarina, kosebaslarina

öylesine benzer ki

ve avlularina



(bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)



ve sözlerine



(yani bir cep aynası alım-satımına belki)



ve bir gün birinin bir adres sormasına benzer

sorarken sorarken üzünçlü bir ev görüntüsüne

camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına

öyle bir cigara yakımına, birinin gazoz açmasına

minibüslerine, gecekondularına

hasretine, yalanına benzer



anısı ıssızlıktır

acısı bilincidir

bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan

gülemiyorsun ya, gülmek

bir halk gülüyorsa gülmektir



ne kadar benziyoruz türkiye'ye ahmet abi...

bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden

dirseğin iskemleye dayalı



-- bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben --



cigara paketinde yazılar resimler

resimler: cezaevleri

resimler: özlem

resimler: eskiden beri



ve bir kaşın yukarı kalkık

sevmen acele

dostluğun cabuk

bakıyorum da şimdi

o kadeh bir küfür gibi duruyor elinde...



ve zaman dediğimiz nedir ki ahmet abi

biz eskiden seninle

istasyonları dolaşırdık bir bir

o zamanlar malatya kokardı istasyonlar

nazilli kokardı



ve yağmurdan ıslandıkça edirne postası

kil gibi ince istanbul yağmurunun altında

esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen



kadının ütülü patiskalardan bir teni

upuzun boynu

kirpikleri

ve sana ahmet abi

uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki

sofranı kurardı

elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı

cezaevlerine düşsen cigaranı getirirdi

cocuklar doğururdu



ve o çocukların dünyayı düzeletecek ellerini işlerdi bir dantel gibi

o çocuklar büyüyecek

o çocuklar büyüyecek

o çocuklar...



bilmezlikten gelme ahmet abi

umudu dürt

umutsuzlugu yatıştır

diyeceğim şu ki

yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler

oysa o kadar kullanışlı ki şimdi

hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse

çocuklar, kadınlar, erkekler

trenler tıklım tıklım

trenler cepheye giden trenler gibi

işçiler

almanya yolcusu işçiler

kadınlar

kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi

ellerinde bavullar, fileler

kolonyalar, su şiseleri, paketler

onlar ki, hepsi

bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler

ah güzel ahmet abim benim

gördün mü bak

dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar

ve dağılmış pazar yerlerine memleket

gelmiyor içimden hüzünlenmek bile

gelse de

öyle sürekli degil

bir caz müziği gibi gelip geciyor hüzün

o kadar çabuk

o kadar kısa

işte o kadar...



ahmet abi, güzelim, bir mendil niye kanar

diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar



mendilimde kan sesleri...



..."

e.c

8 yorum:

Müge dedi ki...

.................

müthiş...........

silencio dedi ki...

En okunası şiir bu olabilirdi bugün. Genelde hafiftir pazar günleri, kimseye değilse kendimize biraz gülümseriz. Nadiren nemli olur gözler. Bu, o nadir günlerden biri.
Kıymetle.

Jade dedi ki...

en sevdiğim şiirlerinden biridir bu Cansever'in..
"diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar?"

Yazgüneşi dedi ki...

niye kanar hakkaten
mendil
bir mendil
niye kanar?
ama kanar
hakikaten kanar ama..
bilen bilir kanadığını

bir de an-KARA yüzünden midir KARAMsarlığım
herkes yaşadığı şehre benzer o yüzden mi ..
belki de..
ya da
evet evet
sanırım
öyle...

mesed hanım. dedi ki...

edip cansever olmasaydı ben sisli dağların pencerelerinden güneşe nasıl seslenirdim?

beenmaya dedi ki...

desene benim dengesizliğim, aynı andaki hem güzelliğim hem çirkinliğim hep istanbul gibi...

nil dedi ki...

"göğüne benzer ki gözyaşları mavidir"

bu dizeyi ne çok yazdım...ve ben tam da bugün, senin bu şiiri paylaştığın gün canım y., senin altında yaşadığın göğün mavisine karıştım.

DOREMİ dedi ki...

***
"anısı ıssızlıktır
acısı bilincidir
bıçağı gözyaşlarıdır kurumaktaolan
gülemiyorsun ya, gülmek
bir halk gülüyorsa gülmektir"
***
"kadının ütülü patiskalardan bir teni upuzun boynu kirpikleri
ve sana ahmet abi uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki sofranı kurardı
elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı
cezaevlerine düşsen cigaranı getirirdi
cocuklar doğururdu"


nasılda güzel dizeler anı yaşatan,kadının yaşamındaki rengini hissettiren..

bu şiir hep o anın içine çekiyor insanı emercesine...:))