seninle bir istanbul kentinde karşılaşmıştık, istanbul…
sen o zamanlar konstantinopolis olduğunu henüz unutmuştun.
ben seni daha terketmemiştim...
terketmek üzereydim…
geri dönüşün olmadığını,
geriye dönülemeyeceğini henüz bilmiyordum
karşıdan karşıya geçiyorduk.
ben tam o an karar verdim.
yerleşiklik o an yitirildi.
gerisi sürekli bir git-gel artık...
dönmeye ve kaçmaya çalışarak hep
oysa sana dönemiyordum işte, istanbul.
bütün dönüş biletlerimi saklıyordum,
biliyordun ama kabul etmiyordun.
dönüş yoktu, olamazdı, tıpkı gidişin olmadığı gibi.
ben hala o uzun kıvrılan yolda bekliyordum.
oradan ayrılmamıştım ki...
sonra şimdi yatağımda, bütün gece yazmaktan
yorgun düşmüşken, kuzey rüzgarı buzdan
heykeller yontarken odada, kulaklarımda
"the long and winding road" dönerken
yavaşça, seni düşünüyorum…
l.m
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder