13 Nisan 2009 Pazartesi

umutsuzlar parkı


II.

Bu kimin duruşu, bu sizin en gülmediğiniz saatlerde

Her cümlede iki tek göz, bu kimin

Ya da kim korkuttu bu kadar sizi

Bu nasıl sevişmek, üstelik bu kadar hızlı

Ya da tam tersine

Boş vermek öperken, severken boş vermek sevmelere

Sulardan ürpermek gibi dokununca,

Ya da ben kimi sarmışım böyle kollarımla

Kime söz vermişim, biraz da unutmak gibi

Denir mi, ama hiç denir mi, iş edinmişim ben

İş edinmişim öyle kimsesizliği

Kendimi saymazsam - hem niye sayacakmışım kendimi -

Çünkü herkese bağlı, çünkü bir yığın ölüden gelen kendimi

Konuşmak? konuşuyorum, alışmak? evet alışıyorum da

Süresiz, dıştan ve yaşamsız resimler gibi.

Ne çıkar sanki sardıysam sizi kollarımla

Unutmak, belki de unutmak olsun diye mi?

Onu da tatmak gibi

Oysa ne bir evim oldu, ne de bir yerim var şimdi gidecek

Ama gitmenin saati geldi

Kirli bir gömleği çıkarıp asmak

Yıkayıp kurutmak ister ellerimi

Su içmek, saati kurmak ve sebepsiz dolaşmak biraz da

Açınca camları - diyelim camları açtık ya sonra? -

Sonrası şu: ben bir camı, bir perdeyi açmış adam değilim

Bilirim ama çok bilirim kapadığımı

Öyle iş olsun diye mi, hayır

Bilirim içerde kendimi bulacağımı

Dışarda görüldüysem inattan başka değil

Evet, çünkü bu karanlık işime en geleni

Kendimi saklıyorum ya, bir yığın ölüden gelen kendimi

Oramı buramı dürtüyorum, bunu sahiden yapıyorum

Ve açıyorum bütün muslukları

Diyorum sular mı böyle, sular mı olmalı

Ne geldiği, ne de gittiği yer belli

Olmuyor, gene kendimi düşünüyorum

Alıştım istemiyorum.

Hiç yorum yok: