13 Mayıs 2009 Çarşamba

bencillik üzerine


kapıda dönen anahtarın sesini duyduğumda saat altıyı az geçiyordu ve gelenin kim olduğunu biliyordum,antrenin ışığı hala yanıyordu üstelik.yatağın kenarına gelip omuzumu örttü,
pencereyi araladı,yanında getirdiği çiçeğin ve taze ekmeğin kokusu üzerine sinmiş.sonrası bir karıncanın titizliğinde ,sessiz ama hummalı bir çalışma,kahvenin kokusu ,ardından ekmeklerin.
bu derece sessizliğin normal olmadığını bilecek kadar iyi tanıyorum onu,kar topluyoruz ama güneş açtıracağız,henüz haberi yok.okula gitmek istemeyen çocuklar misali geriniyorum yatakta,yorganı ayaklarımla ittim,sabah tenimle buluşurken ,üşüdüm.birden koridorun oradan bana baktığını görünce şişmiş ,az uyumuş gözlerimle gülümseyiverdim gayri ihtiyari,o çok tanıdık his.koşarak yanına gidip boynuna sarıldım,iyi ki varsın dedim ,iyi ki varsın,nimettensin sen,hazinesin.çocuğuymuşum gibi baktı bana,hiç aklın yok senin dedi.
sahip olduklarım için hep şükretmeyi bildim,ama bu sabah Amedeo Modigliani kılıklı ö. hayatımda olduğu için defalarca şükretmem gerektiğini anladım.tanrıya teşekkürümdür,bana iyi günler için ama en çok kötü günler için ağlayacak bir omuz ve sonsuz müsaması olan bir can verdin,kaderini kaderime bağladın ,üstelik laf aramız da ona bir kız arkadaş ,bir sevgili vermeyerek bana büyük kıyak yaptın.

3 yorum:

beenmaya dedi ki...

:))))

sufi dedi ki...

Saat altıyı az geçe eve gelen, Sıcak ekmek kokusu ve çiçek getirecek kadar duyarlı olan bir kardeş mi acaba?

y. dedi ki...

sevgili sufi...
kardeş olsa bu kadar olmaz,kardeşten beterdir bu.liseden beri beni toplama görevi kendisine aittir,hiç şikayet ettiği görülmemiştir ama birbirimizin kısa pantolonlu halini de biliriz.