güneşe yenilip vaktinden önce sararan yapraklar, vakti geçmiş bir hasadın ardından anızların etrafı yanık kokusuna boğan dumanı, mısır tarlasında koşturan elleri kirli çocuklara bakıyorum kısık gözlerimle, yol çizgilerin geride kalmışlığına inat, kıvrılarak yukarı çıkan dağ yolunun görünen kısmında tek tük araba sesleri...
gidip gelen radyo frekansları arasında bir adam, yüzümde yüzünü görmek istiyorum diyor, şarkı yarım kalıyor bitimsiz yollarda, oysa bitmeyen sözlerimiz var birbirimize, bir bakıyorum günler kısalmış...
sarının her tonu maviye karışıyor, biliyor musunuz, sarı güller ayrılık demek değildir.
y.
(tıklayın&dinleyin)
9 yorum:
Sayfalarınızdaki yazı ve resimler beni çok etkiliyor. Teşekkürler, her zaman yazamasam da severek okuyorum.
ali bey, çok teşekkür ediyorum, varolun...
"Bir ayna gerçekleri değil, kendi gözümüzdeki bizi gösterir bize..." diye okumuştum bir yerde. O cümleyi anımsadım.
ne zaman, ne mekan ne de güller engel olmasın kelimelerimize...
yarım kalmasın cümlelerimiz birbirimize...
Bırak ta yüzünün izi kalsın yüzünde.Hem sonra kim demiş sarı güllerin ayrılık getirdiğini? Güneşin ışığı da sarı, günebakan çiçekleri de sarı... Hiç ayrılıyormu yüzleri güneşten? Sevgilerimle.
.elifcim, aslında aynaların ruhsuzluğundan yakınırım hep.yansımalarımız hep sevgiyle olsun.
.mayam, o kadar cesur olmak mümkün mü, gerçe uçurumları sevenlerin kanatları olmalıydı değil mi :))
.sufi, her yer alabildiğine sarı,sanki dünya günesin yansımasıymış gibi durup maviye karışıyor. bir de şarkılar var, bazen alıp götüren, bazen ağlatan.
hayır sarı güller terkedişin rengini giymiştir
çünkü ayrılmak sevmenin yarısıdır hâla
Pembe gülleri severim ben..
. ateşinsesi, neden sarı, yada sarının suçu ne? mesela sarı değilde mor denilseydi ayrılığın rengi, suçu menekşelere mi atacaktık.
bence bir ilişki ne renkse ayrılığı da o renktir, sarıya haksızlık etmeyelim.
Yorum Gönder