4 Kasım 2010 Perşembe

uyanınca çocuk olmak




down to the river

(tıklayın & dinleyin)

öylesine söylenmiş şarkılar gibi köşeyi dönünce karşımıza çıkan, trafiğin karmaşasından uzak, herkesin düşlediği bir düşün içinde...  gecikmiş bir sabaha merhaba, üstelik gece ele geçirmişken gökyüzünü, kutlu bir fetih gibi, baş kaldırmak gibi, ruhumuzun en anarşist yeri gibi... bazı şiirler ne tuhaf nasıl da başka bir sabahı koyuyor ellerimize, kendiliğinden....

siz ne iyisiniz. ben sizi bir şeylere benzetiyorum


bilmem bir testi, bir bakır sahan kolay mı sizinle

çok rahat bir gökyüzü mü var sizinle

güneş bir pazartesi olarak mı duruyor burnunuzda

yoksa bükülmüş bir nehir gibi mi küpelerinizde

siz küçük adıyla mı çağırırsınız sessizliği

öyle mi, ya kim uyandırır sizde

bu sevişme dalgalarını, aşk seslerini

bak'ları, duyurulmuştur'ları, okşa'ları, evet'leri

hele bu elleri, ayakları bu

gözleri gözleri.



gidip bir bardak su içiyorum. ağzım benim!

su böyle neye benziyor, çok çocuklu bir bahçeye değil mi

bakmayla içersek gözlerimiz de bir şeye benziyor

senin gözlerin, benim gözlere, onun gözleri

her zaman söylüyorum kuyumcular için imzalı yazı gerekmez

ama hiç gerekmez, öyle mi değil mi.



armut ağacı! iyi sabahlar! sana bakınca yüzüm değişti

bütün gün çalışıyorum en kötü iş yerlerinde

yorulup bunalınca hep o sana bakmayı deniyorum

birden çarşıyı gösteriyor dallarının inceliği

hem niye saklamalı, çarşıyı gösteriyor işte

bak! şakır şukur şapka satın alan birisi

yusyuvarlak bir kişilik ediniyor

pis adam- ne kötü dünya- öyle mi değil mi.



siz yok mu, sizin her yeriniz şaşırıp kalmaya istekli

bir bakın, uyanıp kalkınca çocuk olmalarım var benim

şu da var: bir sokak en açılmış pencerelere dalıyor

dalıyor da söz mü, yatağa uzatıyor otomobillerini

aşk duyan bir kadın

onun kişiliği olan memelerini

gözlerim! hey sokak geri getiriyor gözlerimi

kimi zaman da bir cam kırılıyor şangır şungur

diyorum böylesi gürültüler şiir için gerekli

öyle mi değil mi.



bizim o duvarlık tabaklar durmadan uzağa götürüyor evimizi

daha aldığım gün bildim maydonoz olacak üstündekiler

maydanoz olacak, maydanoz olacak, maydanoz olacak

iyi ama, niye sevmeli her önüne geleni

herkesin, herkese, herkesi

daha dün yepyeni bir son koydumdu şiire

aldı, yepyeni bir kalabalığı getirdi

ama iyi yaptım, öyle mi değil mi.

e.c

2 yorum:

deeptone dedi ki...

ne şiir...
şarkı da...

bu edip yüzünden, otelde yaşamak isterdim. hep otellerde yaşamak istedim. çok yaşadım ama sürekli diil. residence da alamıyoruz.:)

otelde yaşamak, hatta hiç durmadan şehirleri, ülkeleri, sürekli dolaşmak, ne kadar uygun bir yaşam tarzı. bizim gibi sürgün ruhlara uygun. yani, sen de bence öyle gibisindir gibi. :)))

nil dedi ki...

edip cansever'i dönüp dolaşıp okuyorum. bazen başka duraklarda oyalansamda ayaklarım beni yine ona götürüyor sonunda.bu sabah da buraya getirdi,sevgiyle.