30 Nisan 2011 Cumartesi

durursa anlaşılır saaatin kaç olduğu



I.
durursa anlaşılır saatin kaç olduğu  

ürkek yürek bütün geçmişi kabulleniyor

ve kazmaların ve garların hiç uyumadığını

hiç uyumadığını alkolün

çiçeklerin ve tuzun

gemilerin ve çin'de ve büyük britanya'da ve

bilmem bu gerinmeler, bu büyük yürek çarpıntısı

bu sakallı adamlar dağlardaki

birden farkına vardığımız güzelliği dünyanın

güzelim

galiba sonundayız uykumuzun.

II.
benim vaktim bir terliğin vaktidir

onursuz. ayakta. ve kullanılan

ve fatih yangınında, ev yanarken

konsolun altından kaçırmış babam


ziller çalınır, ormanlar uğuldar, pencerelerde

kesik saçlı çocuklar bakışırlar ve

ateşle, anıyla, kedilerle. karmaşık ve

suyla geliştirmişti onu babam

ben bir zincirkıranım. eylemsiz

kışlara ve suikastlere yatkın yaradılışım

aşklara ve düzene ve dükkansızlığa ve

bir terzi kadar hırçınım bazan.

III.
içinde sizin de olduğunuz gece

sonsuz bir kaynaktır, çizgiye

köprüleri ayakta tutan güç ve

dükkanları işleten, gizlice

babaları onurlu kılan ve gizlice

ve anaları mutlu kılan gizlice

kompresörleri ve yolları uygulayan biribirine

adamları çıkaran koskoca iskelelere

nüfus sayımlarına, ateşböceklerine

suya ve ateşe doğru o gem almaz düşünce

ey o büyük düşünce!..

size bağlı değildir...

IV.
ben oturmaya geldiğimi sanırdım. hoş geldim.

ve istanbul dolaylarında, bir takım odalarda

güllerin ve ayazmaların ve savaşların

birbirine karıştığı. ceviz ağaçlarında

ve sanırdım saçların kendiliğinden

köpüren biralar gibi ağardığı

akşamüstleri

bulvar kahvelerinde.

geceyi kimlerin böldüğünü

uzun saçlı aldanışların böldüğünü

ve büyülü bayramların böldüğünü

çoğu zaman çiçeklerle ve

çoğu zaman gülücüklerle kutlanan


ve ben patlak gözlü mübaşirlerin

mutsuzluğunu sanırdım evlerinde

ve bazılarının sırf bu yüzden öldüğünü

ve kendi askerlerimiz

sınırlarda ve oralardayken

kaputları ve postalları kendiliğinden

sekiz düğmeli ve sırım bağlı sanırdım

ve çocuklar hiç umulmazken

hiç hiç umulmazken

yapılan bir şeydi gündüzümüz ve

gecemiz isteğimizce kullanılmazken

ve biz bir şeye katılırken.

yüzüm küçük, ufak, öyle sanırdım

dağlara sürerken yeşilliği ilkyaz

çocukların sakalları çıkmaya başlarken

bando mızıkalar çalınırken

her şeyin yapılmasına katılırdım

biraz hüzünlü, biraz şaşkın, biraz şen

her şeyin yapılmasına katıldığımı sanırdım.

sonra gece. sonra yanlışlığım. sonra alerji

yani kurdeşen.

t.u

Hiç yorum yok: