28 Temmuz 2011 Perşembe

“fear’s very useful. like darkness; like shadows… it’s queer that daylight’s not enough. we need the shadows, in order to walk.”



(tık&tık)




benim bir canla sevip

bin özlemle andığım,

bari gölgeni bırak bana

su çiçeklerinin en güzel yanları



budur,

giderken gölgelerini verirler suya.

güz akşamları dal kıpırdamazken,

suda halkalanan gözleridir

sen de gölgeni bırak bana.

gönlümün bin güzelliğiyle inanıp



sevdiğim,

güzelliğini burada ince ince aratma.

bir kıyıya, bir gün inen fırtına gibi

birdenbire bir şeyler bırak.

birşeyleri soğut,



birşeyleri yak,

dağıt birşeyleri,



birşeyleri kur.

kendini hiç yokmuşsun gibi aratma...

a.t

4 yorum:

Evren dedi ki...

kendini nasıl da hiç yokmuş gibi aratır bazı aşklar... ve belki de hiç olmadılar.

y. dedi ki...

aslında bu şiir'in gölgesine takılmıştı uçurtmamın ipi. hem ne deniyordu "arayanlar bulamaz", bulunamayacağından değil herhalde aramayla bulunanın bir faydası olmayacağından, kendiliğinden olsun, çiçeklerin açışı gibi.

öperim

mabelard dedi ki...

Bu şiirini ilk kez okudum.Teşekkürler. Nedendir bilmiyorum, Nizar Kabbani'nin şu kısacık dizelerini de şiirin sonuna ekleyerek okudum. Fena durmadılar. Hatta birbirini tamamlar gibiler.

İyilikle

Senden Önce Bütün Kadımlar Varsayımdı

Senden önce
Denizin adı yoktu
Güllerin adı,
Güneşin adı yoktu
Ne otlak vardı, ne ot
Senden önce bütün kadınlar varsayımdı
Bütün şiirler yalandı
Seni sevmiyorsam ben
O zaman neyi seviyorum?

Nizar Kabbani

y. dedi ki...

.sevgili telve, nizar'ı çok severim, çok ayrıdır bende yeri. çok sevindim.
sevgiyle...