kalabalık bir kafe de otururken daha önce mor kalemle çizilmiş ve derkenara başka bir kitaptan yazılmış alıntının üstünden kırmızı kalemle geçtim. hissizliğin de bir his olduğunu düşünüyordum, yüzüme kışın solgun ışığı vuruyordu. göğsüm önce sızladı sonra geçti, belki de acı alışılabilir olduğundan geçtiğine inanmak istedim. uzanıp limon dilimini beyaz fincanın içine bıraktığımda dün gece gördüğüm rüyayı düşünmeye başlamıştım.
fincanın dudaklarıma kavuşmadan altından düşen damla sayfayı karışan renklere, karışan aklım gibi boyuyordu...
"bırak beni artık. bu camdan çırılçıplak aşağıya atlayacağım. sana karşı değil bu. çocukluğuma karşı. bu kente, bu eve, bu halılara, bu değişmeyen her şeye, bu ölmeyen herkese karşı. yaşlı halimle ne değin mutlu olacağım genç bedenim ölü olarak bu dar sokakta yatarsa. yarın ne olacak sanki? sokak satıcıları bağırışacaklar. ve bu sesleri kulağımdan uzaklaştırmaya çalışacağım. bir uğultu olacak sokağın tüm gürültüsü. uyumaya çalışacağım."
y.
6 yorum:
sözler sözlere, renkler seslere karışmış burada; bir harman olmuş, şu anki düşüncelerim gibi..
bugünden bir not olsun geçmiş zamanına, her daim özlemle, sevgiyle, kıymetle canım y.
bırakmam seni...
.canım nil, herşey karmaşık bir düşünce yumağıyken, hep gelip iyi ki dostlar var dedirtiyorsun bana. ama ah hayat işte, ah...
.ah be mayam, bazen çok sıkılıyor insan ya da insan en çok kendinden sıkılıyor bazen.kendine olamamaktan. kıymetle kucaklıyorum ikinizi de. iyi ki varsınız.
evimsin sen ama canım y.m,
kardeşlik.
öptüm gözlerini şimdi.
kıymetle...
canım luna, bu soğuk kış günlerinde yok kardeşinin yüreğine sarılmak gibisi.
özlemle.
Bizler neden böyle iğne batsa acıtmayacak mış'lı zamanlara konuşuruz ki.
Dediğin gibi, belki de "hissizliğin bile bir his olduğu" evrende belli köşemizde oturmuş sigaraızın dumanının sokağın pencerine bırakıyoruzdur. Bilmeden.
Yorum Gönder