20 Temmuz 2010 Salı

evet, isyan


demirden sağnaklar altında uyur sevdiğim

göğsünde hazin ayak izleri eski şubatların

onu yaralar kıpırdatıyor

ve o sertelmektedir yaralardan

kasıklarına boşalmaktadır nal sesleri

saçları bukleli bir çocuğu öperek uyandıran

içimize güneşler bırakan nal sesleri.

keserle yontulmuş bir ağzı var sabahın

varınca bayrakları, marşları duyuyorum

başım çılgınca sarsılan dallarla uğraşıyor

durup dineliyorum bütün taframla

bütün taframla, bütün yumruklarım, bütün

hantal yüreklerin olduğu orda.



kesik kolları var aşkın

döl ve inat barındıran.

hırpanî bir okşayışla akşam

yanaşınca çocuklara

ben karakavruk yüzümün arkasında

kırbaçlayarak büyüttüğüm ağrıyı bırakıyorum

bana ne çerçilerden, çerilerden, kullardan

halksa kal'am onu kal'a kılan benim

boşanır damarlarıma yılların kahraman gürültüsü

çünkü kavganın göbeğidir benim yerim.



ay vurunca çatlatır göğsümdeki mahşeri

çünkü kavganın göbeğidir benim yerim

canlarım, kollarında parti pazubentleri

dik başlar, erkek haykırışlarla

göndere, en yukarlara çekiyorlar

en yukarlara çatlıycak kadar aşkî yüreklerini.

yıllardır çocuk başları akıyor yamacımızdan

yıllardır balçıklı bir hayvan çeperlerimizde

kentlimiz cebinde cinayet fotoğraflarıyla sofraya oturuyor

köylü -biraz sessizlik- ne tuhaf bir kelime?

asfalt yakıyor genzimi

asfalt adamlarını topluyor aramızdan

yıkılıp omuzdaşlarının seslerine

yıkılıp bir boran içinde toplayarak çiçeklerimi.



ben merd-i meydan

yani toprağın ve kanın gürzü

güllerin bin yıllık mezarı bendedir

yukardan bakarım efendilerin pusatlarına

insanların bütün sabahlarını merak ederim

gök hırpalanmaktadır merakımdan

ıtır kokan benim yumruklarımdır

benim kavgamdır o, aşk diye tanınan.



alanlara çok bilenmiş yüreğim alanlara

vurulsun kösleri şu gâvur sevdamızın

vursun isyanın bacısı olan kanım karanlığa

zülküf de vursun.

yüzüne ay kırıkları çarpıp uyansın sevdiğim.

i.ö

Hiç yorum yok: