20 Temmuz 2010 Salı

yazmam daha aşk şiiri



oydu bir bakışta tanıdım onu

kuşlar bakımından uçarı

çocuk tutumuyla beklenmedik

uzatmış ay aydınlık karanlığıma

nerden uzatmışsa tenha boynunu



dünyanın en güzel kadını oydu

saçlarını tarasa baştan başa rumeli

otursa ama hiç oturmaz ki

kan kadını rüzgardı atların

hep andım ne yaşanır olduğunu



en çok neresi mi ağzıydı elbet

bütün duyarlıklara ayarlı

öpüşlerin türlüsünden elhamra

sınırsız denizinde çarşafların

bir gider bir gelirdi işlek ağzı



ah şimdi benim gözlerim

bir ağlamaktır tutturmuş gidiyor

bir kadın gömleği üstümde

günün maviliği ondan

gecenin horozu ondan

c.s


p.s; “dudaklarındaki tuzu dudaklarıma almak için / çok oldu tepelere vurdum kendimi”  dizesini okudum sabahın kör vakti, kendimi çıkaramadığım kitap yığınlarını yerleştirirken bunun son olmasını diledim., kahvem çoktan soğumaya yüz tutmuş ve bildiğim bütün şarkıları bambaşka duygularla dinlerken, akan boğazı gördüm. hiçbirdenizde olmayan o büyü, akan nehirler gibi bu deniz, duygularımız gibi...  muzurluk edip atlas koydum n.m ile t.ö'nün arasına belki gitmek istedikleri yerleri konuşup gülüşürlerdi kendi aralarında. bir gece yarısı buraya düşsem bütün kitapların yerini gözü kapalı bildiğimi anladım. yepyeni bir hata için iniyorum akdenize diyordu i.ö, ve değişiyordu gölgeler, güneş bulutların arkasında ışığını kaybetmiş bir sarkaç, yağmur ha indi ha iniyorken, rüzgardan mıdır nedir, denizin tuzu  dudaklarımda.

Hiç yorum yok: