29 Haziran 2011 Çarşamba

bir kıyı kahvesinde





gün ağmıştı. adaçaylarımızı söylemiş miydik?

üç kişi bir köşede oturmuş ağ yamıyordu.

kimimiz aznif oynuyor, cıgara üstüne cıgara

yakıyordu kimimiz. sanki dünya durmuştu

öyle dalmış gitmiştik. kendi kendimizdik.

bir sürü kırlangıç dışarda camlara vuruyordu.

birden bir ses, yüzüne karışmış bıyıkları,

-deniz çekildi, dedi. hepimize tutup

denizde gezdirdiği gözlerini. büyük

bir boşluk bırakıp sonra da arkasında

kalktı.

biz işte o zaman gördük onu

ve çekilen denizi.

o zaman çıktık kendimizden.

dışarda bir dilim ekmek gibiydi gök.

i.b

5 yorum:

kağıt faresi dedi ki...

uzun zaman sonra yeniden merhaba :) şiir de fotoğraf da çok güzel. cunda burnumda tütüyor, taş kahve'de akşam üstü sakin sakin adaçayı yudumlamak için neler vermezdim ki.... ahhhhh

mesed hanım. dedi ki...

bir yerden sonra şiir oradaki inancı yakalıyor y.m

ilhan berk, yaz. temmuz'da artacak olan bir çocukluk daha.

içtenlikle...

nil dedi ki...

" iki çay söylemiştik orda, biri açık, keşke yalnız bunun için sevseydim seni." c.s.

y. dedi ki...

.merhaba soluk,aslında hazır yaz mevsimi, belki de tatilde olur istediklerin, kimbilir...
sevgiyle.

.canım luna, sen bilmiyor muydun, bu yıl bütün aylar haziran olacakmış, cocukluğumuzun peşinde.

öperim.

.nil, ah nil... hani çayı açık içiyorum alabildiğine,bergamutlu üstelik. bir de karşılıklı oturmak mümkün olsaydı, neler neler anlatırdım.
kıymetle.

nil dedi ki...

niye sevindim en yine...zaten öyle olmalıydı, ben demli sevdiğime göre açık olan senin olmalıydı, hep tamamlamalıydık böyle diye mi?..kucaklarım sımsıkı :)